9 Şubat 2009 Pazartesi

Ağzı Olan Konuşuyor - Halid Özkul

AĞZI OLAN KONUŞUYOR!


Bu slogan bir zamanlar çok tutulan, bir traş bıcağı firmasının reklâm spotuydu. “Ali Desidero” adı verilen tanıtım kahramanı, hedef kitle olan necip Türk milleti erkeklerine, kara gözlüklü, bıyıkları yandan sarkık maço erkek tavrıyla ve lümpen şivesiyle sesleniyordu: “Ağzı olan konuşuyor!”


Neyseki artık ağzı olan konuşamıyor. Konuşanı puntuna getirip derdest ediyorlar. Genellikle konuşması arzu edilenler konuşturuluyor. Çok eskiden, çok konuşmuş olanların bir kısmı da bu konuşturulanların yanına “maydanoz” olarak serpiştiriliyor. Yerseniz. Meselelere vakıf olupda, zamanında ağzı oldukları için çok konuşanlar tarafından görmemezliğe gelinmiş olanlar ise hala susuyor. Susmakta da haklılar. Çünkü çok ‘bilen’lerin aslında hiçbir şey bilmedikleri ortaya çıktığı için, senaristlerin farkında olmadan oyunun fiilen ana hatları da ortaya çıkıyor…


Asıl mesele sırayla konuşmasını becerebilmek. Karşısındaki dinleyip, anlayıp, öğrenip, bilip kavrayarak olay/lar/a vakıf olmak. Çünkü hiç konuşmamışlar ne dediği çok önemli. Belki de en doğruyu onlar biliyor. Ağzı olan konuşuyor. Ama çok konuştukça fikir hırsızları yakayı ele veriyor. Maskeler yavaş yavaş düşüyor. Artık sahnedeki “Acta Est Fabula”!


Gerek Abdülhamid gerekse de İttihad-Terakki dönemlerinde çok çekmiş İzmirli şair Eşref’in dediği gibi: “Devr-i istibdatta söz söylemek memnu(yasak) idi / Söz söylesen ağlatırlardı mananı / Şimdi geldi devr-i hürriyet / Önce söyletirler sonra sin-kaf ederler ananı…


Ne de olsa erkek milletiz. “Sin-kaf” olmaktan çok korkarız. Onun için B.E’ya çok kızarız. Ama birimiz bile “dünyaya bedeliz”. Ama ağzı olup da konuşanları hiç sevmeyiz. Ama boş konuşanları çok severiz. Paradoks burada! Sanki bir “kaos” var ortada: “Konuşmak ya da konuşmamak; İşte bütün mesele!” Peki bu kaos kendiliğinden mi peydahlandı. Yoksa birileri yönlendirme sanatı (kibernetik) kullanarak bizi yönlendiriyor mu?


Raslantı mı? İnternette araştırma yaparken bazı sitelere ulaşamıyorsunuz! Bilmem hangi Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararına göre -ki bu işlem bir aralar ‘ne hikmet’ ise Diyarbakır’dandı, bu aralar Ankara’dan- “BU SİTEYE ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR.” Artık internet siteleri de konuşamıyor demek ki… Ama bir başka paradoks karşınıza çıkıyor. TSK’nın “bordo bereli” olarak bilinen ekibi bir ülkücünün ağzından şanlandırılıyor. Bir resim var tartışmaya açık. Mavi bereli asker üç PKK’lının kellesini kesmiş, teşhir ediyor. Vahşet! Gururla teşhir ediliyor! Bildiğim kadarı ile bu fotoğrafın mahkeme kararı ile fotomontaj olduğu belgelenmişti. Ama bu site herkese serbest!


O zaman yasaklanan sitelerde ne var? Merak ediyorsunuz Gazzelilerin Mısır’a açtığı gibi değil, sanal âlemin eletromanyetik şifrelerini kullanarak “tünel açıp” sitelere ulaşıyorsunuz. Türkçe sitelerin çoğu hükümetin ‘yârinin zülfüne’ dokunmuş. Vay “vatan hainleri”! Ama çoğu ABD ve CIA üzerine bağlantılara veya bu kanalların seçim hilelerine ait değinmeler. İki yıl önce bu iddiaları içeren e-postalarımı 100 kadar çeşitli siyasi balanstaki gazetecilere göndermiştim, hepsi geri gelmişti!


Tamam, bunları anladıkta işin ilginç tarafı yabancı lisanlarda örneğin ingilizce sitelerde karşımıza çıkan Ankara Sulh Ceza Mahkemesi kaynaklı “BU SİTEYE ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR” ibareleri. Hayda, yine “tünel açıp-köprü kurup” sitelere ulaşıyoruz. Karşımıza hükümetin “yârinin zülfü” çıkmıyor. Ne mi çıkıyor? 11 Eylül 2001’de CIA veya MOSSAD’ın konspirasyonları üzerine belgesel kanıtlar. Hem de bir kısmı eski MI.6 mensuplarının veya Katolik muhafazakârların irdelemeleri. Ya da ABD ve İzrael’in yakın-Doğu’da çevirdiği dolapları deşifre eden belgesel çalışmalar… Engellemelerin ise nedense hep 2008 tarihli olması ayrı bir fantezi. Necip çarıklı erkân-ı harp mezunu internet münevveri köşe yazarlarımızın dediği gibi ”raslantı”!


Kibernetik ve Kaos nedir? 1989’da çalışmaya başladım. Araştırma için Akdeniz’i turladım. Kafkasya, Balkanlar çabası. İngilizcemi ilerlettim, İtalyanca öğrendim. Fransızca unuttuklarımı hatırlamaya çalıştım. Arapça’da sınıfta kaldım. Sonuçta “kibernetik ve bilim olarak kaos”u Türkiye’de siyaset alanında inceleyen ilk kitabı ben yazdım, 1992 Kasımında. Üstelik orada Ergenekon çalışma krokiside vardı. Kimse tartışmadı. Bunun üzerine kitap yazmaya devam ettim, bu sorunu bilimsel belgeriyle açıklayan. Şimdilik 8 kitaplık -2600 sayfa- (hepsi 12 kitapta -4000 sayfada- tamamlanacak). Tam 13 aydır uğraşıyorum, “emek gücü hakkı”nı gökten yere indirmeyenler arasında telif ödeyerek kitap basacak yurtsever-demokrat-devrimci bir yayınevi bulamıyorum. “Ağzı olan konuşuyor!”


Halid Özkul

Araştımacı-yazar

25 Ocak 2009

halidozkul@gmail.com

halidozkul@ttmail.com


BU SİTEYE ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR

Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi,05.05.2008 tarih ve 2008/402 nolu kararı gereği bu siteye erişim TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca engellenmiştir.
(Access to this web site is banned by "TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI" according to the order of: Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi, 05.05.2008 of 2008/402)

Ankara Çubuk Sulh Ceza Mahkemesi,30/10/2008 tarih ve 2008/558 nolu kararı gereği bu siteye erişim TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca engellenmiştir.
(Access to this web site is banned by "TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI" according to the order of: Ankara Çubuk Sulh Ceza Mahkemesi, 30/10/2008 of 2008/558)

http://www.tib.gov.tr | http://www.guvenliweb.org.tr | http://www.ihbarweb.org.tr