21 Nisan 2009 Salı

Çeçen Faşizmi - Candan Badem

Çeçen Faşizmi


Geçen hafta Rusya Federasyonu'na bağlı Çeçenistan özerk cumhuriyetinde 10 yıldır sürmekte olan olağanüstü hal uygulamasına son verildi. Gerçi hemen ardından ufak bir çatışma oldu ancak olağanüstü halin şimdilik geri gelmeyeceği görülüyor. SSCB'nin dağılmasının ardından en fazla şiddetin yaşandığı yer olan Çeçenistan'daki savaş ne tür bir savaş idi? Rus emperyalizmine karşı bir bağımsızlık savaşı diyebilir miyiz? Kuşkusuz hayır! Elbette bizim kapitalist Rusya'nın yöneticileri ile hem kapitalist hem de gerici-şeriatçı Çeçen teröristleri arasında tercih yapmamız gerekmiyor, her ikisine de karşıyız. Ancak Türkiye'de solun bazı kesimlerinde özellikle de Kürt solcular arasında Çeçenistan konusunda hala ciddi bir yanılsama var. Çeçen narkotik-mafyatik şeriatçı teröristlerinin özellikle Beslan'daki çocuklara yönelik katliamından sonra dünya kamuoyunda ve Türkiye'de birçok kişinin gözleri büyük ölçüde açılmış olsa da yine de bu teröristlerin bir ulusal kurtuluş mücadelesi verdiğini sananlar mevcuttur.

Hiç kuşkusuz tüm kapitalist Batı medyası Çeçen teröristlerine karşı hayırhah davranmıştır. Nesnelliği dillere destan BBC bile Beslan olayına “trajedi” diyebilmiştir. Oysa düpedüz terörist bir eylemdir bu. Ancak bu ve benzeri bilinen birkaç olay dışında Çeçen mafyatik faşizminin 1991'den bu yanda Çeçenistan'da ve tüm Rusya'da işlediği suçlar pek az bilinmektedir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki yaşanan bütün bu şiddetin başlatıcısı ve başlıca sorumlusu Yeltsin ve takımıdır. SSCB'yi yıkmak için her yolu mübah gören bu ayyaş karşı-devrimci 1991'de Rusya federasyonunu oluşturan bütün özerk yapılara “yutabileceğiniz kadar egemenlik alın” diyerek onları teşvik etmişti. SSCB'nin yıkılması ile devlet mülkiyetini yağmalayan ve etki alanlarını paylaşan bu arada kendi içinde mücadeleye girişen mafyatik komprador oligarklar sınıfı içinde Çeçen mafyası küçük ancak yırtıcı bir gurup idi. Yeltsin'in sözüne uyan Cohar Dudayev adında bir Çeçen generali Eylül 1991'de Çeçenistan'da darbe ile iktidarı ele geçirdi, mafyatik yapının başına geçti ve Çeçenistan'da yaşayan Çeçen olmayanlara karşı şiddetli bir etnik temizliğe başladı. Ancak Dudayev bunları yapmaya başladığında 1994'e kadar Yeltsin'den hiçbir ciddi tepki görmedi, çünkü o da ülkeyi talan etmekle meşgul idi. Çeçenistan kısa sürede tam bir kanunsuzluk ve terör yuvası haline geldi. Özellikle Ruslara ve Yahudilere (evet Çeçenistan'da Yahudiler de vardı!) karşı şiddet eylemleri ve işten çıkarmalar başladı. Öldürülen, şiddet gören, soyulan, tecavüze uğrayan bu insanların şikayetlerine bürokrasiyi ele geçirmiş olan terörist mafya kulak asmıyordu çünkü zaten kendisi örgütlüyordu bu eylemleri. Böylece Ruslar, Yahudiler ve öteki Çeçen olmayan halklardan insanlar Çeçenistan'ı terk etmeye başladılar.

Sovyet nüfus sayımları her zaman milliyet bazında çok ayrıntılı olduğu için Çeçenistan'ın etnik bileşiminde örneğin 1989 ile 2000 arasında meydana gelen değişime ilişkin çok net veriler mevcuttur. 2000 yılı Haziran ayında Çeçenistan'da insani yardım yapan BM Danimarka mülteci örgütünün yaptığı sayımın sonuçlarına göre 1989 nüfus sayımında Çeçenistan'da (o zamanki İnguşistan hariç olarak sadece Çeçenistan'da) kayıtlı olan 269,000 (iki yüz altmış dokuz bin) Rus'tan geriye sadece 9372 (dokuz bin üç yüz yetmiş iki) kişi kalmıştı. On yıl içinde Rusların sayısı 30 kat azalmıştı! Aynı şekilde 1989'da 3 binden fazla olan Yahudilerden (dağlı Yahudiler dahil) geriye 2000 yılında sadece 12 kişi kalmıştı ve hepsi başkent Grozni'de yaşıyordu. On yıl içinde Yahudilerin sayısı 300 kat azalmıştı! Doğrusu Hitler Çeçen kardeşlerini kıskansa yeri değil midir?

Ruslardan ve Yahudilerden başka Çeçenistan'da yaşayan Türki halklardan olan Kumuklar ve Nogaylar da Çeçen faşizminden nasiplerini aldılar: Doğum oranları geleneksel olarak yüksek olan bu halkların temsilcilerinin sayısı bile 10 yılda 3 kat azaldı. Peki Çeçenlerin nüfusa oranı nasıl değişti dersiniz? Evet tahmin ettiğiniz gibi onların oranı arttı, 1989'da % 66'dan 2000'de % 97.4'e yükseldi. İşte etnik temizliğin daniskası!

Burada Çeçen faşistleri derken tabii ki sadece faşist olan Çeçenleri kastediyorum, bütün Çeçenleri değil. Çeçen teröristleri kendilerinden yana olmayan Çeçenleri de öldürdüler ya da susturdular. Çeçen faşistleri binlerce Rus kadınına tecavüz ettiler, binlercesini kaçırdılar ve kaybettiler ya da tecavüz ettikten sonra öldürdüler. Resmi kayıtlara göre 1992-94 arasında Çeçenistan'da Rusça konuşan sivil nüfustan cinayete kurban gidenlerin sayısı 4 binden fazla, yaklaşık 2 bin 500 kişi kaybolmuş ve 6 binden fazla tecavüz vakası kayıtlara geçmiş. 200 binden fazla Rus Çeçenistan'ı terk etmiş. Öyle ki şimdi Çeçenistan'daki Rus nüfusu ancak 15-20 bin dolayında.

Hitler faşizmi ve Nazilerin işlediği Yahudi soykırımı iyi bilinir. Ancak Yahudi soykırımını işleyenler sadece Alman faşistleri değildi. Onların müttefikleri ve kurbanları olan Polonya ve Romanya'nın faşistlerinin Yahudilere karşı işledikleri soykırım ve katliamlar pek iyi bilinmez. Oysa bu mikro-faşizmler çoğu zaman çok daha şiddetli olmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Çeçenler arasında Hitler'in faşist sürüleriyle işbirliği yapanlar çoğunlukta idi. Bu nedenle 1944'te göç ettirildiler ancak 1950lerin sonlarında geri döndüler. İşte Hitler'in işbirlikçilerinin maddi manevi takipçileri Cohar Dudayev önderliğinde bir haydut devleti kurdular ve Berezovskiy gibi bazı Rus oligarkları ile işbirliği içinde Çeçenistan'ı Rusya içinde bir haydut yuvası haline getirdiler.

Türkiye'de Kürtlerin çoğunluğunun hayalini kurduğu hakların hepsine ve fazlasına Sovyet zamanında Çeçenler sahipti. Kendi dillerinde okulları, üniversiteleri, polisleri vb vardı. İç işlerinde özerk idiler. Herhangi bir doğal zenginlikleri yoktu ve merkezi bütçeye verdiklerinden daha fazlasını alıyorlardı. 1994-96'daki birinci Çeçen savaşının sonunda imzalanan anlaşma ile yine bağımsızlığa yakın haklar elde etmişlerdi. Çeçen halkının önemli bir kısmı aslında Rusya'dan ayrılmak istemiyordu. Ancak ulusal savaşçı kılığındaki haydutlar güruhu İslamcı teröristlerle birleşerek Çeçen halkını terörize ettiler. Komşu Dağıstan'a yayılmak istediler ancak Dağıstan halkından ummadıkları bir direniş gördüler. Etnik olarak Rusya'nın en girift, en karmaşık yerlerinden biri olan Dağıstan aynı zamanda RFKP'nin güçlü olduğu yerlerden biri.

Letonya'da AB'den hoşnutsuzluk artıyor

Önceki yazılarımda küçük Baltık devletlerindeki halkın şimdiye kadar anti-Rus propaganda ve AB hayalleriyle aldatıldığını ancak artık bu propagandanın karın doyurmayacağını yazmıştım. Gerçekten de Baltık halklarının AB'den hoşnutsuzluğunun artmaya başladığının bazı işaretleri gelmeye başladı. Geçen hafta TV5 kanalında 1875 kişinin katıldığı bir ankette katılımcıların % 88'i AB yerine Rusya ile birleşmiş olsaydık şimdi daha iyi yaşardık dediler. AB'ye girmekle doğru yaptığımızdan eminim diyenlerin oranı ise % 9'da kalmış.

tarihci.candan@mail.ru

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/13073.html